Ana sayfa Okumadan Geçme AMERİKA’YA YEMEK YAPMAYI ÖĞRETEN KADIN: JULIA CHILD

AMERİKA’YA YEMEK YAPMAYI ÖĞRETEN KADIN: JULIA CHILD

2002
0

Birçoğumuzun hayatına ilk olarak, Nora Ephron’un yönettiği 2009 yapımı Julie & Julia filmiyle girdi bu 1.88’lik dev Amerikalı aşçı. Meryl Streep’in Julia Child rolünde döktürdüğü bu filmden bir kareyi aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz.

Yemek pişirmeyi adeta bir oyun gibi gören Child, hızlı yemek yapmaya ve yemeye alışkın Amerikalılara Fransız mutfağını öğretti. Fakat bu onun açısından hiç de hızlı olmadı. İlk kitabı Mastering the Art of French Cooking (Fransız Yemek Pişirme Sanatında Ustalaşma) kitabı 1961 yılında basıldı ancak 785 sayfa olan bu kitabın yazımı Julia’nın mükemmeliyetçi yapısından dolayı kendisinin 10 senesini aldı.

Mutfağı adeta bir çocuğun çocuk parkında oyun oynaması gibi kullanan Julia Child tüm dünyaya yayılan ününü 1963-1973 yılları arasında Amerika’da yayınlanan ve aralarında Emmy de dâhil birçok ödüle layık görülen The French Chef (Fransız Şef) programına borçlu.

36 yaşına kadar bir yumurta bile kırmayan çocuk ruhlu bu kadın Amerikalı, orta sınıf ve cumhuriyetçi bir ailenin içine doğuyor. İçinde bulunduğu muhafazakâr toplum yapısında bir kadının görevi evlenip “evinin kadını” olmak olarak görülüyordu. Ancak Julia gibi 1.88’lik bir kadın için “uygun bir eş” o kadar da çabuk bulunmuyordu. Ta ki hayatının aşkı, Amerikalı diplomat Paul Cushing Child’la karşılaşana kadar. Julia kocasının görevi gereği Paris’e adımını atınca hayatındaki en büyük kırılma noktalarından birini yaşıyor. Fransız mutfağına hayran kalan Julia, sadece kocasının karnını doyurabilmek için ünlü Fransız aşçılık okulu Le Cordon Bleu’ye kaydoluyor, zira o, kendi deyimiyle, diğer sıradan kadınların gittiği yemek kurslarına gidip yemek yapmayı öğrenmek yerine, en iyi yemeği yapabilmek için en iyilerle çalışmak gerektiğini düşünüyordu.

90 yaşındayken verdiği bir röportajda 50 yıl önce Paris’e ilk adımını attığı sırada yediği yemeğin tarifini ve tadını hala hatırladığını söyleyen Child için mutfak evlerinin ve evliliklerinin ruhuydu. Hatta o kadar ki, Julia ve Paul için bir mutfağı ve bir de yatak odası olan bir ev onların mutlu ve huzurlu olması için yeterliydi.

Programlarındaki kendine has, neşeli ve dalgalı konuşma tarzıyla Amerikalıların sevgili oluvermişti. Fransız mutfağının Amerikalılara göre karmaşık olan tariflerini Amerikalılara tercüme etmesinin yanı sıra mutfağı bir deneme-yanılma alanı gibi kullanmasıyla kendi tarzını da yaratıyordu. Bir şarap aşığı olan Julia, elinde olsa her yemeğe şarap koyabileceğini söylüyor bir programında. Hatta öyle ki, mutfakta denemekten korkmamak gerektiğini, belki de Beckett’in dediği gibi “Yine dene yine yenil, daha iyi yenil” düşüncesini yerleştirmeye çalışıyordu. Bir yemek için hata olarak görülebilecek bir sosun bir başka yemek için mucize olabileceğini iddia ediyor, iddia ettiği yetmediği gibi bunu da uyguluyordu.

Amerikalı ailelerin yemek yapma alışkanlığına daha uygun olan tarifler geliştirip, orta sınıf aileler için çok da zaman almayacak yemek tarifleri içeren, bazı tariflerin 4 sayfayı bulduğu 700 sayfanın üzerinde olan The Joy of Cooking (Yemek Yapmanın Keyfi) kitabı dönemin yayınevleri tarafından basılabilir bulunmadı. Bu ansiklopedik kitap daha sonra genç editör Judith Jones’un eline geçiyor ve Jones büyük bir risk alarak kitabı basıyor, kitap da beklenenin çok üzerinde satış rakamları elde ediyordu.

Kendine has, güçlü, neşeli ve biraz da sert yemek yapma tarzıyla Amerika’da halen fenomen olan Julia Child, 2001 yılında emekliye ayrılıyor. Vasiyetiyle beraber evini bir üniversiteye, mutfağını ise ABD Ulusal Tarih Müzesi’ne bağışlıyor. 2000 yılında Fransa tarafından Legion d’Honneur, 2003 yılında da ABD tarafından Başkanlık Onur Madalyası’yla hayattayken onurlandırılan nadir insanlardan biri oluyor.

Yazımızı, yemek yapmayı eğlence ve keyif olarak gören Julia Child’ın The French Chef isimli programından bir tavsiyeyle noktalandıralım : “Mutfakta yolunda gitmeyen şeylerin zevkine varın. Yemeğiniz taşabilir, ortalığa dökülebilir hatta yanabilir. Fransızların dediği gibi ‘je m’en foutiste(umursamaz)’ olun ve oradan çıkabilecek eğlenceyle yeni yemekler, yeni lezzetler keşfedin.”

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here