Artvin deyince tulum sesinin kıvrak melodisini işitiriz ilkin. Sonra Karadeniz’in horonu canlanır gözümüzde. Bu denli coşkulu bir kültürün enerjisini neye borçlu olduğunu düşünmeye başlarız. Can boğazdan geliyorsa, Artvin insanı da dinamikliğini mutfak kültürüne borçludur diyebiliriz. Balıketinin yoğunlukla tüketildiği, sebzelerin başat bir rol oynadığı bu yemek kültürünün bir de hamur işi ayağı var ki lezzetleri enfestir. Laz böreğinden mısırlı ekmeğe, kalacodan cevizli keteye kadar daha sayamadığımız birçok hamur işinin içinden sizlere tanıtmak için biz Silor’u seçtik.
Karadeniz’in sınır şehri olan Artvin bu özelliğinden dolayı başka kültürlerden de yoğunluklu izler taşır. Özellikle Gürcü mutfağı, Artvin’i etkileyen mutfakların başında gelir. Silor’un da bu mutfaktan geldiği iddia edilse de Artvin ile oldukça özdeşleşmiş bu lezzeti Karadeniz mutfağına dâhil etmekte bir beis yoktur. Yemeğin detaylarına geçmeden önce şehrin tarihsel arka planına bir uzanalım dilerseniz.
Doğu Karadeniz’in en öne çıkan şehirlerinden olan Artvin, zorlu coğrafyası ile bilinir. Bin yılları aşan geçmişi bu şehri değerli kılan en önemli özelliğidir. M.Ö. 4000 yıllarına kadar uzanan varlığı Artvin’i tanımak isteyenler için ilgi çekici bilgiler saklar. Daha yakından bakacak olursak; Şavşat ve Yusufeli ilçelerindeki arkeolojik bulgular şehrin çağlardan bakır, tunç ve demiri yaşadığının apaçık delilidir. Kurulan medeniyetlerin izlerini ise M.Ö. 2000’li yıllarda görmekteyiz. Hurriler ismini alan devlet Artvin’de kurulduğu bilinen ilk uygarlık. Ardından kente Hititler ve Urartular’ın hâkim olduğunu öğreniriz. Zamanla farklı medeniyetlerin boyunduruğuna giren Artvin, 1500’lü senelerde son olarak Osmanlı hâkimiyetine girer. Oldukça uzun sayılabilecek bir süre bir Osmanlı şehri olarak medeniyet inşasına devam eder. Cumhuriyetin kuruluşunun ardından da hem jeopolitik konumu hem de çeşitli kültürü ile gözde Türk şehirlerinden biri olan Artvin, ekonomik yönüyle de öne çıkar.
Şehrin, tarihsel arka planının ardından bahsetmemiz gereken başka bir yönü de zeytinciliği. Zeytin her ne kadar Ege bölgesi ile özdeş bir yemiş olsa da Artvin’in Yusufeli zeytini, kalitesi tescillenmiş bir üründür. İlçede üretilen zeytinyağının ise lezzet ödüllü olduğunu ekleyelim.
Böylece ara verdiğimiz enfes lezzet Silor’u anlatmaya devam edebiliriz. Bu yemeği kısaca yufkayla yapılan bir tür mantı olarak tanımlayabiliriz. Yerel dildeki adlandırmaları Ziron, Sinor ya da Siron şeklinde farklılıklar gösterse de aynı lezzete işaret eder. Artvin yöresinde geleneksel bir lezzet olan Silor, yöredeki hemen hemen tüm köy evlerinde yapılmaktadır. Yöresel kahvaltılarda, Ramazan ayında iftar ve sahurların aranan lezzetidir. Artvin yöresinin geleneksel lezzeti Silor, yalnızca tuzlu değil tatlı tariflerinde de boy gösterir.
Şimdilerde büyük şehirlerin bazı büyük marketlerinde Silor’un hazır hâlini bulmak mümkün. Bu şekilde yapımı çok pratik ve damakları büyüleyecek nitelikte. Biz bu yazımızda iki ayrı tarife yer vermek istedik. Haydi, birlikte bakalım Artvin Silor’u nasıl yapılıyor:
Orijinal Siron Tarifi
- 500 gram un (4 su bardağı tepeleme un)
- 300 ml su (1,5 su bardağı su)
- 10 gram tuz (1 yemek kaşığı tuz)
- 2 yemek kaşığı tereyağı
- 2 kâse süzme yoğurt
- 1 su bardağı ceviz içi
YAPIMI:
Genişçe bir kaba aldığımız unun ortasını elimizle açıyoruz. Ardından su ve tuz ilavesi ile hamuru yoğurmaya başlıyoruz. Orta sertlikte bir hamur elde edene kadar yoğuruyoruz. Sonrasında hazır hâle gelen hamuru streç filme sarıp yarım saat dinlendiriyoruz. Dinlenmiş hamuru dört eşit bezeye bölüyoruz. Bu şekilde bezeleri tekrar bir yarım saat kadar dinlendiriyoruz. Serpiştirdiğimiz un ve merdane yardımıyla tabak büyüklüğünde açtığımız yufkaları daha rahat açılmaları adına tekrar streç filmle sarıp yirmi dakika daha dinlendiriyoruz. Sonrasında oklava ile ince açtığımız yufkaları çok bekletmeden teflon tavada arkalı önlü pişiriyoruz. Sıcacık yufkaları kırılmaması ve kurumaması adına bir buzdolabı poşetinde soğumaya alıyoruz. Soğurken yumuşayan yufkaları tezgâha alıp dikdörtgen şeklini veriyoruz. Ardından çok fazla sıkmadan ve fazla gevşek bırakmadan rulo şeklinde sarıyoruz. Üç parmak kalınlığında kesip geniş bir borcama ya da tepsiye fazla sıkıştırmadan diziyoruz. İşlemi tamamlayınca yufkaları rahatlatmak üzere tepsiyi sallıyoruz. Fırını kurutma işlemi için 180 dereceye ayarlayıp rulo yufkalarımızı fırına veriyoruz. Bu esnada öğütülmüş cevizi ve süzme yoğurdunu hazırlıyoruz. Fırından aldığımız sironları kaynar su ile ıslatıyoruz. İki dakika kadar eşit derece ıslanmasını sağlayıp fazla suyu süzüyoruz. Hazırladığımız yoğurdu tepsinin üzerine gezdiriyoruz. Ardından eritilmiş tereyağını yemeğin üzerinde gezdiriyoruz. Son işlem olarak ceviz ektiğimiz Siron servise hazır.
Özgün tarifini verdiğimiz Siron’u daha pratik hazırlamanız için alternatif bir tarifimiz daha var. Buyurun:
Pratik Siron Tarifi
- 2 adet yufka
- 2 adet tavuk kalçası
- 2 su bardağı haşlanmış tavuğun suyu
- 2 yemek kaşığı tereyağı
- 1 çay kaşığı kırmızıbiber
- 1 çay kaşığı pul biber
- 1 çay kaşığı nane
- 1 su bardağı yoğurt
- 3-4 diş sarımsak
- İsteğe bağlı üç dört dal maydanoz
YAPIMI:
Elimizdeki yufkalardan birini alıp alt, üst, sağ ve sol olmak üzere içe doğru katlayıp iki kenarından ortaya doğru ne sıkı ne de gevşek olacak şekilde saralım. Diğer yufkaya da aynı işlemi uygulayalım. Sonrasında sarılı yufkalardan birini ortasından keserek iki ayrı rulo elde edelim. Sardığımız ruloyu, üç parmak kalınlığında keselim ve tepsiye dikey olarak yerleştirelim. Diğer yufkaya da aynı işlemi uygulayalım. Dizilimi bitirdikten sonra kesilmiş yufkaların üzerlerine erimiş tereyağı sürüp 180 derece fırında kızarıncaya kadar pişirelim. Bu esnada iki adet tavuk kalçasını bir tencerede üzerini geçecek kadar suda haşlayalım. Tavuklar piştiğinde iki bardak kadar tavuk suyunu ayıralım. Kızaran ruloları fırından çıkarıp bir güveç ya da borcama yerleştirelim. Sıcak tavuk suyunu kızarmış yufkaların üzerine döküp tepsiyi tekrar fırınlayıp üzerlerindeki tavuk suyunu çektirelim. Haşlanmış tavuk etlerini ise bir parmak kalınlığında didikleyelim. Suyunu güzelce çeken tepsidekileri sunum tabağına alalım. Son bir işlem olarak yufkaların üzerine kızdırdığımız tereyağındaki kırmızıbiber, nane ve pul biberli karışını gezdirelim ve sarımsaklı yoğurt dökelim. Didiklediğimiz tavukları da sunum tabağımızın üzerine ekledikten sonra pratik Silor hazırdır! Dilerseniz üç dört dal maydanozu da küçük doğrayarak yemeğin etrafına kondurabilirsiniz.
Yemek ya da yanında yatmak sizin tercihiniz!
Afiyet olsun!