Son günlerde dillere pelesenk olmuş bir türkü var: Samsak Döveci. Bu türkünün meşhur ettiği sebze ise ebegümeci. Türkülere konu olan yemeklerden söz açabiliriz ya da meyvelerden bahsedebiliriz. Yalnız halk dilindeki bir ezgiye konu olmuş bir ot ya da sebzenin varlığı gerçekten şaşırtıcı. Başka örnekleri varsa siz okurlarımızın yorum kısmında belirtmenizi rica edeceğim.
Ebelerin ilacı sözü ile devam eden türkünün nakaratında ebegümecinin şifasına dikkat çekilir. Hakikaten de her derde deva bir kimliği vardır bu kıymetli Ege otunun. Kadın hastalıklarına iyi gelmesi başta olmak üzere ağrı kesici etkisi ve göğsü yumuşatması gibi sayısız sıkıntının adresidir ebegümeci. Bir Şehir Bir Yemek serimizin kıymetli ayaklarından olan Muğla da işte bu otuyla ünlüdür. Çorbadan kavurmaya, salatadan böreğe kadar çeşitli yemeğin içine giren ebegümecinin etimolojisi nedir diye merak edenlere ise şöyle izah edelim: Gümeç ya da gömeç; çörek ya da börek anlamlarına geliyor. İkincil anlamı ise bal peteği. Ebe kelimesi ile birleşince ebe böreği/çöreği anlamı açığa çıkıyor. Şimdi ise odağımızı sebzenin kendisinden yapılan tarife kaydıralım isterseniz.
Ebegümeci ile yapılan tarifler belirttiğimiz gibi çeşit çeşit. Her tür yemeğin içine konuk olmaktan şeref duyan bu sebzenin kavurmasını sizlere tanıtmak istiyoruz. Ancak öncesinde Ege’nin tartışmasız en güzide kentlerinden biri olan Muğla’yı biraz daha yakından tanıyalım.
Dalaman, Köyceğiz, Fethiye, Marmaris ve Bodrum gibi tatil yöreleri ile nam salmış Muğla antik Karya bölgesinin en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Büyük İskender ve ordularının da belli bir zaman hüküm sürdüğü şehrin iki yüzyıl kadar anarşi dönemi yaşadığı bilinmektedir. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması ile de Bizans hükümranlığında kalan şehir tarihî kalıntılar anlamında oldukça zengindir. 103 ören yerine sahip kentin Osmanlı döneminde de kadim medeniyetlere ev sahipliği yaptığını öğreniyoruz. Ünlü seyyah Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Muğla’ya yer vermiş, tarihi anekdotların yanı sıra şehrin isminin ne anlama geldiğini açıklamıştır: “Muğlı Bey Muğla Kalesi’ni fethettikten sonra ise bu şehrin ismi Muğla diye anılmaya başlanmıştır. Farsça’da ‘Muğ’ kafir anlamına gelmektedir. Muğlı Bey Müslüman olduktan sonra birçok hizmetler yapmış ve birçok gazaya katılmıştır.” Her ne kadar kıymetli bir aktarım da olsa bu bilgi henüz netlik kazanmamıştır. Kentin isminin antik zamanlardaki adı olan Moballa’nın bozulmasıyla ortaya çıktığı daha güçlü bir savdır.
Osmanlı Devleti ve Cumhuriyetin kurulmasının ardından şehir engebeli coğrafyasından ötürü pek gelişememiştir. Ancak 1992’de Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin açılması, yine aynı dönemde yeni sanayi bölgelerinin oluşması ve turizmin ciddi anlamda patlaması ile Muğla dışarıya açılmaya ve giderek kalkınmaya başlamıştır.
Neredeyse tüm Türk insanın adım atmak ve sunduğu cazip güzellikleri yaşamak istediği Muğla zengin tarihi kadar enfes mutfağı ile de göz doldurmaktadır. Meşhur Ege otları, tarhanası, çökertme kebabı, döş dolması, kabak çiçeği dolması, börülce ekşilemesi, halkası ve lokması ile daha sayamadığımız onlarca lezzet Ege mutfağının en leziz kollarından biri olan Muğla’ya ait.
Gelin yazımızın başında belirttiğimiz ebegümecinin kavurması nasıl hazırlanıyormuş ona göz atalım.
Ebegümeci Kavurması
MALZEMELER
- 1 demet ebegümeci
- 1 adet orta boy kuru soğan
- 2 adet tatlı kırmızıbiber
- 4-5 yemek kaşığı zeytinyağı
- (İsteğe göre 1-2 yemek kaşığı karışık salça)
- Tuz
- Karabiber/ pul biber
YAPIMI
Temin ettiğimiz bir demet ebegümecini tıpkı ıspanak gibi dikkatlice yıkıyoruz. İçindeki toprak ya da çamurlu kısmını tümden arındırmak için belli bir süre soğuk suda bekletiyoruz. Ardından duruladığımız ebegümecinin yapraklarını irice, sap kısımlarını ise ince olacak şekilde kıyıyoruz. Orta büyüklükteki kuru soğanı yine tercihe göre ince ya da biraz daha irice doğruyoruz. Kırmızıbiberleri de jülyen doğruyoruz. Geniş bir tava ya da tencereye zeytinyağını alıp kızdırınca soğanları ilave ediyoruz. Kavrulmaya yakın kırmızıbiberleri de ekliyoruz ve işleme devam ediyoruz. Eğer salça kullanacaksanız bu aşamada devreye sokabilirsiniz. Salça da kavrulunca sıra, doğradığımız ebegümecini tavaya eklemeye geliyor. Bu esnada doğradığımız otu üç seferde yavaş yavaş tavaya alıyoruz. Böylece ebegümecinin kavrulması daha rahat olacaktır. Ebegümeci suyunu salıp çekinceye kadar kavurmaya devam ediyoruz. Hafiften yumuşamaya başlayınca baharatlarını ekleyip fazla bekletmeden ocaktan alıyoruz.
Tarifimizin malzemelerinde bulmanız zor olur diye arapsaçı ve kazayağı otlarını eklemedik. Dilerseniz ve eğer Ege’deyseniz bu otları da ebegümeci ile beraber kavurarak daha zengin bir reçete elde edebilirsiniz.
Servis önerisi olarak da ebegümeci kavurmasının yanında yoğurt iyi bir eşlikçidir.
Küçük bir not: Bu tarifin son aşamasında Muğla tarhanasının toz olarak ilavesi yemeğe leziz bir ekşilik katıyor. Bizden demesi!
Tüm yiyenlere ilaç olsun ebegümeci!