Sevdiğiniz insanla bir şişe şampanya açıp beraber yıldızların tadına bakmak tam da Sevgililer Günü‘nde geçirilecek romantik bir gecenin tarifi gibi. Hepimiz yıldız tozlarından oluşuyorsak, aramızdaki aşkı da yıldızlara çıkaracak yegane şey bir şişe şampanya eşliğinde aşkla bakan gözlerdir. Şampanyanın cezbedici hikayesini ve günümüze kadar olan yolculuğunu okuduğunuzda bu günü en azından bir kadeh şampanya ile bitirmek isteyebilirsiniz.
Şampanya şarabın ikinci kere fermente edilmesi sonucu ortaya çıkan gazın şişenin içinde kalması ile açıldığında köpüren alkollü bir içecektir. Bu gaz telle güçlendirilmiş şişe mantarı ve dayanıklı şampanya şişeleri sayesinde patlamadan saklanır. Şişe açıldığında ise gaz dışarı çıkar ve köpükler bir kutlamaya davetiye çıkarır.
O, tatlı anıları hatırlatan bir sevinç ve kutlama içeceğidir. Şişenin açılışındaki “pop” sesini duyduğunuzda ruhlarınız uykudan uyanır ve bir partinin başlamak üzere olduğu sinyali beynin tutku merkezine ulaşır. Belki de evrende şampanya mantarının çıkardığı bu sesten daha tatlı bir şey yoktur.
Bir şişe şampanyada kimyacıların söylediğine göre yaklaşık 49 milyon hava kabarcığı saklıdır. Her şampanya bardağında gizemli bir şekilde yükselen minik kusursuz baloncukların yukarı doğru sonsuz akışı partiye geç kalmaktan korkarcasına yükselir.
En özel günlere eşlik eden, bir kadehinde binlerce minik evren barındıran şampanya yalnızca Fransa’nın aynı adı taşıyan “Champagne Bölgesi”nde üretilir. Bu bölgenin kireçli topraklarına özgü şampanya yapımında kullanılan üzümleri, havanın nemi ile kusursuz ve yuvarlak taneler şeklinde olgunlaşır. Fransız kraliyet ailesinden beri bölgenin şampanyaları, lüks ve gücün göstergesi olan bir havaya sahiptir. Yani şampanya yalnızca muhteşem bir içki değil aynı zamanda Fransa’nın birkaç saat uzaklığındaki bir bölgedir. Bu bölge sık üzüm bağları ve şarap mahzenleri ile doludur. Şampanyanın ortaya çıkışına değinmek gerekirse bölgenin sert iklimi nedeniyle tam olgunlaşmadan toplanan üzümlerden yapılan şarabın, Dom Perignon tarafından içine pancar şekeri, biraz da maya katıp ikinci kere mayalanmaya bırakılması şampanyanın doğuşunu sağlamıştır. Perignon’un ilk ürettiği köpüklü şarap olan şampanyayı tattığında “çabuk gelin, yıldızları tadıyorum” dediği söylenir.
Yıldızları yudumladığınızı hissettiren şampanya, tarih boyunca cazibe objesi olarak görülmüştür. Fransa Kraliçesi Marie-Antoinette’nin göğüslerinin kalıbı kullanılarak yapılan yayvan şampanya bardağı, çılgın gece partilerinde jartiyerde taşınan flüt bardaklarda içindeki şampanyalar, tüm zamanların en güzel kadınlarından Marilyn Monroe’nun 350 şişe şampanyadan oluşan banyosu şampanyanın geçmişten beri gelen erotizm, cazibe ve şehvet simgesi olduğunun kanıtıdır adeta. Dönemin bir modası da aktrislerin ayakkabılarından şampanya içmektir.
Her yıl üretilen şampanya, o yılın mahsul kalitesi çok iyi ise “vintage” olarak adlandırılır. Bu şaraplar kıymetlidir. Mahsul ürünü olmayan, birkaç yılın mahsulü harmanlanarak üretilen şarap ise “nonvintage”dır. Gündelik kullanıma uygundur. Bunların dışında yapıldıkları üzüme göre adlandırılan şampanyalar mevcuttur. Tamamen beyaz üzümden yapılan, kıymetli bir şampanya “blanc de blancs”, siyah üzümden üretilen beyaz şampanya “blanc de noirs” gibi çeşitleri vardır. Fransa’da üretilen şampanyanın haricinde İspanyol, İtalyan ve Amerikan köpüklü şarapları da bulunur. Ancak isin hakkı Fransa’nın Champagne Bölgesi’ne ait olduğu için diğer bölgelerde üretilenler şampanya olarak adlandırılmaz.
Üzümlerin olgunlaşmadan toplanıp fermente edilmesi sırasında her üretici kendi standartlarına göre şampanyaya şeker katar ve böylece çeşitli tatlılıklarda şampanyalar ortaya çıkmıştır. En sek olana “extra brüt”, en dengeli şeker oranına sahip olana “brüt”, çok tatlı olana “doux”, tatlı şampanyalara “demi sec”, orta sek ile orta tatlı şampanyalara “sec” denir. Unutmadan, tatlılarla “brüt” şampanya içmeyiniz, çünkü yediğiniz tatlı bu sek içkiyi baskılar. Tatlılarla tatlı ve ya yarı tatlı olanları tüketebilirsiniz. Şampanyayı açarken hunharca sallamanıza da gerek yok. Şampanyanın nazikçe açılırken mantarın çıkardığı tatlı “pop” sesinden sonra şişenin ağzından duman gibi bir gaz çıkması gerekir. Patlatılan şampanyanın zarifçe açılana göre pek tadı olmaz. Tarihte pek çok soylu şampanyayı tek kılıç hareketi ile açmayı geleneksel hale getirmişlerdi. “Sabrage” denilen bu yöntemle açılan 1.5 litrelik magnum şampanyaların kılıç ile boynu kırılır ve kadehlere doldurulurdu. Bu ritüel zaman zaman nostalji amaçlı tekrarlanabiliyor. Şampanya şişesinin en doğru açma yöntemi ise buz ve su dolu bir kova içerisinde öncelikle 6-8 dereceye kadar soğutmak, daha sonra mantar tıpanın tellerini gevşetip çalkalamadan açmaktır.
Sevgililer Günü için akşama hazırlık yapıyorsanız, bir şişe şampanyayı nar suyu, portakal likörü ve armut nektarı ile karıştırarak evde kokteyller hazırlayabilir, aşkınızı kelimelere dökerken bir yandan evrenin keşfedilmemiş galaksilerine iki kişilik bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Unutmayın, “Aşk; birbirine bakmak değil birlikte aynı yöne bakmaktır.”