Amasya, tarihsel açıdan köklü bir kültüre, ekolojik yapısı itibariyle de zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Sahip olduğu zenginliklerin etkisini mutfağına da yansıtan Amasya’nın yöresel lezzetlerine doyum olmaz.
Yörede kış yemeklerinin hazırlığı yazdan yapılmaktadır. Yazın kurutulan yiyecekler, kışın sofralara taşınmaktadır. Amasya’da genellikle, kuşluk denilen sabah kahvaltısı ve akşam yemeği olmak üzere günde iki öğün yemek yenilmektedir. Tarlada çalışanların ise ayrıca yemek yediği ikindilik vakti vardır.
Amasya denildiğinde akla ilk olarak misket elması gelmektedir. Misket elması genellikle Amasya elması olarak isimlendirilir ve ayrı bir tada, kokuya sahiptir. Elmanın bir yüzü kırmızı, diğer yüzü ise sarı veya yeşilimsi bir renk taşır. Sert ve dayanıklı olan Amasya elmasının küçük ve tatlı olanına misket elması; daha iri ve aşılı olanına kabak elması denilmektedir.
Mutfağında pancar, haşhaş, ayçiçeğinin sık kullanıldığı ve aynı zamanda bu ürünlerin ihracının da yapıldığı Amasya mutfağında yemekler ve çorbalar çok çeşitlidir.
Amasya’nın en eski geleneklerinden biri, çiğ yemeklerden oluşan Zekeriya Sofrası’dır. Bir dileğin gerçekleşmesi için hazırlanan sofrayı, dileği gerçekleşen kimse evinde tekrar yapar. Sofraya davet yoktur ve isteyen herkes katılabilir. Sofra içeriğinde zemzem, hurma, çörek otu, yoğurt, peynir, zeytin ve pide yer almaktadır. Bu yiyeceklerin dışında sofrada kırk bir çeşit yiyecek bulunmalıdır.