Ülkemizde yeni yıl gecesi, sofraların baş tacı, dışı nar gibi kızarmış, içi lezzetli pilavla doldurulmuş hindinin beklenen vaktidir. Marketlerde yılbaşı gecesi için bekleyen çeşitli büyüklüklerde hindiler, birbirinden güzel tariflere ve sofralara eşlik eder. Fırında ağır ağır piştikten sonra kalabalık sofralarda çoluk çocuk, tüm ailenin yılbaşı eğlencesine ortak olur fırında hindi. Peki hindi gelenekselleşen yılbaşı sofralarının akla gelen ilk yemeği haline nasıl geldi?
Hindi ile tanışmamız tıpkı patates gibi, yeni dünyanın keşfi ile mümkün oldu. Amerika’nın keşfinden sonra Amerikan yerlileri İngilizlere mısır ekimi ve hindi avcılığını öğrettiler. Gelişen ilişkilerin sürdürülebilmesi ve teşekkür amaçlı kutlanmaya başlayan Şükran Günü’nde İngilizler, hindiye kutlama sofralarında yer verdiler. Heybetli ve iştah açıcı görüntüsüyle diğer kültürleri de etkisi altına alan fırında hindi yemeğinin serüveni böylece başlamış oldu.
Kızarmış hindinin bir Noel yemeği haline gelmesi ise Viktorya Britanyası döneminde başladı. Hindiden önce sığır ve kaz eti gibi fırınlanmış diğer et çeşitleri Noel sofralarının asıl yemekleriydi. 19. yüzyılda Viktorya Dönemi’nin etkisiyle oldukça gösterişli kutlamalara sahne olan Noel, sofralara da yansıdı. Lezzeti ve görüntüsüyle göz dolduran fırında hindi Noel yemeklerinin baş tacı haline geldi. Noel kutlamalarından etkilenen ülkemizin yılbaşı kültürüne ise 20. yüzyıldan itibaren girmiş ve yılbaşı sofralarının vazgeçilmez ikonu haline gelmiştir.
Yılbaşı hindisi, yeni dünyanın keşfi ve Viktorya dönemi İngilizleri sayesinde sofralarımızın baş köşesine yerleşti. Ancak anlatacağımız “bir hindi hikayesi” henüz bitmedi. Türkiye’nin İngilizce karşılığı olan “Turkey” ile hindinin İngilizce karşılığının aynı olması nereden geliyor hiç düşündünüz mü? İlk olarak Osmanlı döneminde Türklerin –hindinin keşfinden önce -hindiye çok benzer Afrika kökenli bir tavuk olan Gine Tavuğunu İngiltere’ye ihraç etmeleri ile başlıyor her şey. İhraç edilen tavukların İngiltere’de “Turkey cock” olarak adlandırılmaları zaman içinde “Turkey” şeklinde bir kısaltma halini aldı. Daha sonra yaygınlaşan hindi de aynı şekilde isimlendirildi ve tüm ihraç edilen hindilere de “Turkey” denildi. Ve hindi her dilde başka bir ülkenin ismini almaya başladı. Türkçedeki “hindi” ismi ise bu sülüngillerden bir tavuksu olan hayvanın Hindistan’dan geldiğini düşünmeleri sonucu verilmiştir. Aynı şekilde Fransızca hindi “cocq de l’Inde” olup anlamı Hindistan horozudur. Mısırlılar ise Türkiye’den geldiğini düşünüp “dikrum” adını verdikleri hindiye, Hindistan’da ise Peru kuşu diyorlar. Hindistan’da Portekizliler tarafından ulaştırılan hindinin o zamanlar İspanyolların kontrolünde olan Peru’dan geldiğini düşünmüşlerdi. Ancak Peru’da da o zamanlar hindi bulunmuyordu. Nar gibi kızarmış hindi ile yılbaşı sofralarınızı şenlendirirken Hindinin bu trajikomik hikayesini de sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.
Gastromanya’nın önerisi; Hindi Dolması tarifi için tıklayınız.