Ege Bölgesi’nin ikinci büyük ili olan Manisa, verimli topraklar üzerinde kurulmuştur. Roma İmparatorluğu döneminde tam ismiyle “Magnesia ad Sipylum” olarak anılmıştır. Tarım yaygındır. Manisa da ve sanayileşme hızı bakımından Türkiye’nin üçüncü kenti unvanına sahip olduğu söylenmektedir.
Manisa denilince akla gelenler; üzüm, mesir macunu ve kavundur. Mesir Macunun hikayesi oldukça eskiye dayanır ve geleneksel bir hal almıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Manisa’da hastalandığında saray doktorları bir türlü tedavi edemezler ve sonunda Sultan, 41 çeşit baharatın karışımından hazırlanan mesir macunuyla şifa bulur. Padişah da olayı kutlamak için kalan macunu halka dağıtır. Bu olay da gelenekselleşir ve “Mesir Festivali” olarak kutlanır. Mesir şenliği 476 yıldır Manisa’da devam edip yaşatılmaktadır.
Bulunduğu coğrafi koşullar, eskiye dayalı olan hikâyeleri mutfaklarına yansımaktadır. Zengin ve kendilerine has özellikleri ile Manisa mutfağı ününe ün katmıştır. Sebze ve meyve yetiştiriciliği ön planda olan bu şehrimizin mutfak özelliği de malzemeleri taze olarak tüketebilmeleridir. Çeşitli otlar tüketilir, zeytinyağı en çok tüketilen yağlardandır ve baş tacı olan sebzeleri, Pırasa, Börülce ve Patlıcandır.
Çeşidi bol, yemekleri özgün olan mutfağın özel günlerde yapılan yemeklerinin başında Keşkek, Patlıcan Böreği ve Katmer’i gelir. Keşkek, buğday ve etten yapılan geleneksel yemeklerinin başındadır.
Meyvelerin özelliği de taze ve dalından alınması, doğal üretilmesinden gelir. En bilindik meyvelerin başında Sultaniye Üzümü gelir. Diğer üzümlere göre daha oval ve tatlı olan meyve türüdür.