Yenilemeyen tohumdan gelişen bu tatlı meyve, yüzyıllar boyunca sömürgenin merkezinde bulunmuş. Bu meyvenin yenilebilir hale gelmesi için kültürünün yapılması gerekmiş haliyle ve şu an dünya üzerinde binlerce çeşidi de bulunsa, bizim gördüğümüz yediğimiz ve bildiğimiz çeşidi, Cavendish muzu olarak bilinen sarı renkli muz.
Peki, bu tropikal meyvenin ismi nasıl İngiliz diline uygun bir kelime haline gelmiş? Aslında basit: William Cavendish, Devonshire’ın 6. dükü, gemiyle gelen bir kargo teslim alır. Kargo tropikal meyvelerle doludur. İçlerinden seçtiği yabani muzları kendi bahçe işleriyle ilgilenen adama verir. Yeni bir şekilde kültür etmesini ister. Ve nitekim istediği gibi de olur ve arzu ettiği kültür elde edilir bir süre sonra.
Muz yaklaşık 150 ülkede üretilen ve ticareti yapılan, dünyadaki en büyük pazarlardan birine sahip popüler bir meyvedir. Aslında muz eski hegemonik imparatorluklarda bir üstünlük göstergesi olarak kabul edilirmiş.
Muzun ilk defa MÖ 100 yılında, hala birçok çeşidinin yetiştirildiği Güneydoğu Asya’da üretildiği düşünülmektedir. Büyük İskender MÖ 327 yılında Hindistan’da bu meyveleri keşfetmiştir. Arap tüccarlar 7. yüzyılda muzu Orta Doğu ve Afrika’ya taşımıştır. 1400’lü yılların sonlarına doğru, Portekizli yelkenciler İspanya ve Kanarya Adaları arasında bu meyvenin taşınmasına yardımcı olmuşlar. Bu arada dilbilimci ve tarihçilerin ortak kanısı muz anlamına gelen “banana” kelimesinin aslında Arapça’da parmak anlamına gelen “banan” kelimesinden türediği üzerinedir.
1800’lü yıllara kadar sadece tropik bölgelerde popüler olan bu meyve zamanla Amerika kıtasına da ulaşmaya başlamış. Hatta ilk zamanlar sadece Amerika’nın liman şehirlerinde sergilenen ve satılan bir meyve olmuş.
Sonraki yıllarda filmlere dahi konu olmuş bu meyvenin kısa ve eğlenceli zaman tüneline şöyle bir göz atalım beraber:
1917: Harold Lloyd’un oynadığı sessiz film The Flirt’te erken sinematik esprilerinden biri olan muz kabuğu üzerinde kayma olayı kullanılmıştır. Yemek dolu bir tepsiyle yere düşen garsonu gördüğünüzde gülmek için gerçekten ses duymaya ihtiyacınız olmadığını kanıtlayan bir film.
1922: Ünlü Broadway revüsü “Make it Snappy”de Eddie Cantor, “Evet! Muzumuz yok” sözlerini içeren bir şarkı söylemektedir. Bu şarkı muz kıtlığından dolayı doğmuş bir şarkıdır.
1969: Susam Sokağı dizisinde ilk defa muz telefon görülmüştür. Büdü bu telefonu fil arkadaşıyla iletişim kurmak ve oda arkadaşı Edi’yi rahatsız etmek için kullanmaktadır.
1973: Futuristik komedi ürünü “Sleeper”da Woody Allen, muz kabuğundan müzik aleti ve sesi yapmıştır.
2004: Uğur Dündar’ın sunduğu Arena programında bir işletme sahibi, iş yerini basan böceklerin Afrika’dan bir muzun içinde geldiğini iddia etmiştir.
2005: Muz kostümlü bir adamın (Banana Boy) hikayesini konu alan düşük bütçeli filmde, Banana Boy ve arkadaşları Glens Falls-New York’ta tutuklanırlar. Genç suçluların salıverilmesi için onlardan deneme yazması istenir.
Bugün emperyalist politikacılar kendilerine iş yoğunluklarını aza indirgeyecek bir rahatlık sunan geniş koltuklar almaya çalışsa da, muz gerek ticareti gerekse üretim süreci ile hala büyük bir iştir. Ve özellikle Amerika’da popüler bir meyve olarak kalmaya devam edecektir.