Her mevsimin rengi de, tadı da farklıdır ve biz mevsimlere ne denli ayak uydurabilir ve ne kadar iyi uyum sağlarsak içimizdeki dengeyi de bir o kadar korumuş ve sağlığımıza dikkat etmiş oluruz. Bunun ilk adımı da ne yediğimizi bilmekten geçiyor.
Bir tarafta muhteşem bir dengeyle her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş doğa, diğer tarafta her anlamda doğaya kafa tutmayı marifet sayan biz. Artık kışın en soğuk zamanlarında bile yemeklerimizi pazardan aldığımız domateslerle yapabiliyoruz örneğin. Tabi ona ne kadar domates denirse. İthal ürünler ve seralar neredeyse “mevsiminde beslenme” kavramını yok etmiş durumda; canımız o an ne çekerse mevsimi mi değil mi düşünmeden manav reyonlarında bulup satın alabiliyoruz. Peki bunu yaparken vücudumuza verdiğimiz zararların farkında mıyız?
Tüm beslenme uzmanları mevsiminde beslenmenin önemi konusunda hemfikir. Mevsiminde de olsa yediğimiz besinlerin sağlıklı olup olmadıkları konusunda şüphelerimiz ve bunun için de haklı sebeplerimiz var elbette ancak eğer tohum seçiminden hasadına dek birebir ilgilenemeyeceksek, en azından yediğimiz besinin hangi mevsime ait olduğu konusunda bilinçlenmemiz son derece önemli. Bunun yanı sıra mevsim geçişlerinde de sağlıklı beslenmenin önemi kat be kat artıyor, bünyeyi güçlendirmek ve hastalıklara karşı direncini arttırmak için ne yediğimize, ne içtiğimize her zamankinden daha çok dikkat etmeliyiz. Malum, önümüz kış ve doğa bize greyfurt, portakal gibi C vitamini deposu meyveler sunarak hastalıklara karşı bir savunma kalkanı oluşturmamıza yardımcı olmak ister. Isınmak için daha fazla enerjiye sahip olmamız gerektiğinden, bol nişasta içeren kök sebzeler yetişmeye başlar. Çünkü kök sebzelerdeki nişasta ve şeker oranı, ısınmamız için gerekli olan enerjiyi bize vererek en temel ihtiyacımızı karşılayacaktır.
Mevsimsel Beslenmek Neden Önemli?
Toparlarsak; mevsimsel beslenmenin önemini 4 maddede özetleyebiliriz:
- Doğa için ideal: Mevsiminde beslenmek bizim için olduğu kadar gezegenimiz için de en sağlıklı yoldur. Yerel gıdayla beslendiğimizde ithal ürünler tüketmemiş, dolayısıyla doğaya daha fazla zarar vermemiş, daha az iz bırakmış oluruz.
- Lezzetli: Gördüğümüz her parlak kırmızı elma, Pamuk Prenses masalındaki elmayla aynı olmayabilir. Bırakın içindeki besin değerlerini, doğal yollarla yetişmemiş herhangi bir sebze veya meyveden, mevsiminde yakaladığı lezzeti ve kokuyu almamız mümkün değil.
- Ekonomik: Doğal yollarla üretimi yapılan gıdalar daha az maliyetlidir. Bu da alım gücümüzü artırır.
- Sağlıklı: En önemli maddeyi sona sakladık. Üretimlerinde hibrit tohum, kimyasal gübre ve hormon kullanım oranı, mevsiminde yetişmeyen sebze ve meyvelerde çok daha fazladır, dolayısıyla bu da yediklerimizin besin değerini düşürerek bize yarar sağlamaktan çok zarar verir. Üstelik mevsiminde yetişen besinlerin antioksidan özellikleri fazladır, yukarıda da belirttiğimiz gibi, doğa zaten mevsimin ihtiyacı neyse onu bize cömertçe vermiştir.
Ocak Ayında Yetişen Sebze ve Meyveler
Sonbaharın geride kaldığı ve soğuk, karlı kış günlerinin başladığı ay olan Ocak, beslenmenin de en çok önem kazandığı aylardan biridir. Bu nedenle semt pazarına ya da marketlerin manav reyonuna uğramadan önce, bu ayda hangi sebzeleri ve meyveleri tüketirsek mevsime uygun beslenmiş oluruz diye merak ediyorsanız listenizi yapmaya başlayabilirsiniz.
Ilıman iklimlerde yetişen ve maydanozgillerden olan kereviz, kan sulandırıcı ve antioksidan özelliklerinden dolayı yaygın olarak kullanılan şifalı bir bitkidir. Vücudun detoks ihtiyacını karşılamak için ideal bir besin olan kerevizi yemeklerde kullanabileceğiniz gibi, salatasını yapabilir, çiğ garnitür olarak tüketebilir ya da sıkıp suyunu içebilirsiniz. Kalori açısından oldukça düşük olduğu için kilo kontrolünde de etkilidir, mükemmel bir A ve C vitamini deposudur.
Lahana
İçerdiği kükürt, klor ve iyot gibi önemli maddeler nedeniyle bağırsaklarda bulunan atık maddelerin temizlenmesine yardımcı olur, astım, bronşit gibi hastalıklarla savaşmada son derece etkilidir. Lahana yemeğini pek sevmeyenlerdenseniz lahana suyu bu kış günlerinde kurtarıcınız olabilir. Limon ve havuç suyuyla karıştırdığınızda tam bir vitamin deposu elde edersiniz ve içerdiği yoğun C vitamini sayesinde kendinizi daha dinç hissedersiniz.
Çorbası, salatası, yemeği, garnitürü… Saymakla bitmeyen faydaları nedeniyle kış aylarının vazgeçilmezi haline gelen brokoliyi ne şekilde tüketirseniz tüketin, sadece bir adediyle günlük C vitamini ihtiyacınızın yarısını karşılamış oluyorsunuz. Brokoli vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek kansızlığı önler, saçlar ve cilt için son derece faydalıdır, toksin maddelerin vücuttan temizlenmesini sağlar. İçerdiği potasyum sayesinde sinir sistemine iyi gelir, kansere karşı doğal ve etkili bir koruyucudur. A, B ve K vitaminlerinin yanı sıra iyi bir lif ve omega 3 kaynağıdır.
Pırasa
Soğansı bir bitki olan pırasa, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte pazar tezgahlarında yerini almaya başladı. Soğuk algınlığı, bronşit, grip gibi hastalıklardan korunmada önemli rol oynadığı için pırasaya doğal grip aşısı da denebilir. Yüksek oranda lif, karbonhidrat ve protein içerir, sindirimi ve hazmı kolaylaştırarak kabızlığı önler, diyet listelerinin bir numaralı yardımcısıdır.
Ispanağı andıran görüntüsüyle pazı, kış aylarında çok farklı şekillerde tüketilen bir sebzedir. Sarması yapılabilir, soğanlı salçalı yemeği pişirilebilir ya da çiğ olarak salataya katılabilir. Bilmeyenler için pazı mükemmel bir C ve K vitamini kaynağıdır, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direncini artırır. Kansızlığa ve demir anemisine karşı etkilidir. Kuvvetli bir idrar söktürücüdür, aynı zamanda idrar yolu iltihabına da iyi gelir.
Kırmızı Turp
Kış aylarının vazgeçilmez besinlerinden olan turp, en çok öksürüğe iyi gelmesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinir. Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur, bronşit ve astım gibi solunum yolu hastalıklarının tedavisinde etkilidir, bol miktarda C vitamini, demir, magnezyum ve potasyum kaynağıdır.
Meyvelerin en bereketlisi olan nar, yemesi ne kadar zahmetli olsa da hem lezzeti hem de faydaları nedeniyle kışın sevilen meyvelerinden. Her gün düzenli olarak tükettiğinizde etkilerini hemen fark etmeye başlıyorsunuz. İdrar yoluyla vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı; içinde bulunan C, E, K vitaminlerinin ve potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir gibi minerallerin sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirici; ağız sağlığını korumada önemli bir yardımcı, güçlü antioksidan özellikleriyle kan dolaşımını hızlandırıcı etkiye sahip.
Portakal
Sadece portakala kavuşacakları için kışın geldiğine sevinenlerin sayısı hiç de az değildir. Yemeklerimizde, tatlılarımızda, reçellerimizde, salatalarımızda, mümkün olan her yerde kullanmayı çok sevdiğimiz portakal, gerçek anlamda bir C vitamini deposudur. Özellikle mevsim geçişlerinde vücudun en çok ihtiyaç duyduğu bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direncini artırır.
Geçmişi çok eski uygarlıklara dayanan ayva yapısı itibariyle sert bir meyvedir. Vücudu gün boyu tok ve zinde tuttuğu için kış mevsiminin vazgeçilmezleri arasında olan ayvanın en bilinen faydalarından biri de sindirim sistemini düzenleyerek kabızlığa iyi gelmesidir. C vitamini bakımından zengin olduğu için metabolizmanın daha sağlıklı işlemesine yardımcı olur, kabukları soyulmadan tüketildiğinde antimikrobiyal özelliğe sahiptir.
Greyfurt
Turunçgiller ailesinin en önemli bireylerinden olan greyfurt, yüzyıllar boyunca Asya ülkelerinde alternatif tıpta kullanılan son derece şifalı bir meyvedir. C vitamini bakımından birçok meyveden daha zengindir, bu nedenle gribal enfeksiyonların da bir numaralı savaşçısı konumundadır. Yüksek lif oranı sayesinde kilo vermeye yardımcıdır. Ancak hemen burada önemli bir uyarı yapalım. Greyfurt suyu bazı enzimlerin parçalanmasına engel olduğu için, bazı ilaçlarla birlikte tüketilmesi ciddi riskler taşımaktadır. Eğer ilaç kullanıyorsanız greyfurt tüketmeden önce mutlaka doktorunuza danışmanız son derece önemlidir.
Elma
İçerdiği A, B ve C vitaminleri nedeniyle tam bir vitamin deposu; demir, fosfor, bakır gibi minerallerle de gerçek bir sağlık bombası. Gün içerisinde tüketeceğiniz 1 adet elma hem hafızayı güçlendirdiği hem de vücudu dinç tuttuğu için özellikle iş hayatında en büyük yardımcınız konumundadır. İçerdiği lif oranı sayesinde tok tutar, sinirleri yatıştırır, kötü kolesterolü düşürür, kabızlığın önlenmesine yardımcı olur, dişleri temizler, bağışıklık sistemini güçlendirir, cildin kolajen yapısını destekler.