Sangria, meyveli ve baharatlı bir şarap ile kuvvetli bir içkinin (rom, votka veya brandy) karışımından oluşan, sıcak yaz günlerinde insanın içini ferahlatan bir kokteyldir. Geleneksel olarak buz ve taze meyvelerle süslenerek servis edilir.
Antik dönem Avrupa’sında kirlenen suların güvenle tüketilebilmesi için suya şarap karıştırılarak alkol sayesinde bakterilerin ölmesi sağlanırmış. Çocuklardan büyükannelere kadar da herkes bu sudan içermiş. Gelelim Sangria’nın hikayesine… Üzerine aşk dolu İspanyol hikayeleri yazılan Sangria’nın kökenleri Antik Roma’ya kadar dayanıyor.
Roma İmparatorluğu (Antik Roma) M.Ö.200 dolaylarında Avrupa topraklarında şarap yapımında kullanılacak üzüm yetiştirmeye başlıyor. Bu tarihlerde İspanya, gerek ikliminin, gerekse coğrafi konumunun elverişliliği itibariyle kıta içerisinde şarap için en nitelikli üzümlerin yetiştirildiği ve farklı şarap çeşitlerinin üretilip ticaretinin yapıldığı bir yer halini alıyor. Eski dönemlerde Sangria’nın doğduğu yer olan İspanya’da kırmızı olan her şaraba Sangria İspanyolca anlamıyla kan denirmiş. Çünkü “Sangria” Latincede “kan” anlamına gelen “Sanguis” kelimesinden türetilmiştir.
Ortaçağ Avrupası’nda ise şarap “grog” veya “hippocras” olarak isimlendirilirmiş. Ayrıca bu dönemde kırmızı şaraba baharatlar eklenerek tüketilmesi çok yaygınmış. İngilizler de 17. ve 18. yüzyıllarda şarabı, baharat ve brandy ile karıştırarak Claret Cup adıyla tükettikleri bir kokteyl haline getirmişler.
Bugün bildiğimiz Sangria ise hepimizin tahmin ettiği gibi İspanya’dan geliyor. Tarihçiler, şarabın içerisine kesilmiş meyve parçalarının dahil edilmesi işleminin güney İspanya’nın Andalusia bölgesinde başladığı hakkında tahminlerde bulunmaktadır. Bu bölge turunçgillerin yetiştirilmesi için çok uygun bir iklime sahipken, aynı durum üzüm için geçerli değildir. Teoriye göre bu bölgede üretilen kötü üzümlerden yapılan şaraplar, tatları daha güzel olsun diye içlerine meyve doğranarak birkaç gün demlendirilir ve öyle içilirmiş. Daha sonraları bu karışımın içine çeşitli baharatlar, şeker, brandy ve tarçın eklenmeye başlanmış. Günümüze de “Sangria” kokteyli olarak bu şekilde ulaşmış. Bugün İspanya ve Portekiz’de bu içkinin hazırlanışı % 12 alkolü geçmeyecek şekilde yasalarla sınırlandırılmıştır.
Gelelim şu romantik İspanyol hikayemize…
1800‘lü yıllarda İspanya’da geçimini şarap üretimiyle sağlayan Gria Saldavore yine şarap mahzeninde bütün gününü harcadığı bir vakit, evde onu yemek sofrasında yalnız başına saatlerdir bekleyen karısının üzüldüğünden habersizdir. Eve geldiğinde yemeklerle donatılmış bir akşam sofrasında karısı hiçbir yemeğe dokunmamış, ancak Gria’ya bir şey söyleyemese de üzgün bakışlarını kocasından saklayamamıştır. Durumu farkeden adam, yeni yaptığı şaraplardan birini hemen sofrada açıp eşine ikram etmiş ancak sonuç surat ekşitmeden öteye geçememiş. Gözü masadaki meyve tabaklarına ilişen Gria, karısını mutlu edebilmek için o an masada bulduğu meyveleri kesip doğrayarak, hata suyunu sıkarak şarabın içine katmış. Bu haliyle eşine ikram ettiği kadeh, kadının yüzünde bir tebessüm yaratmış. Ardından kendine de bir kadeh dolduran Gria, karısıyla hoş bir sohbete dalmış sofrada. Sabaha kadar süren uzunca bir sohbet… İşte o an farketmiş aslında günlerini heba ettiği o şaraphanede eksik olan şeyi. Aşk! Bu şekilde İspanyollar arasında yaygınlaşmaya başlayan Sangria, daha sonraları krala kadar ulaşmış. Kral, içtiği şarabı çok beğenip Gria’yı huzuruna çağırmış. Gria’nın hikayesini dinleyen kral çok etkilenmiş ve bu içkiye derhal özgün bir isim bulmaları gerektiğini söylemiş. Hatta öyle ki; içkinin adı “San-Gria” olmuş. Yani şarap üreticimizin biricik eşinin ismi Sandra ve kendi ismi Gria’nın birleşimi olmuş. Gria’nın en alımlı eserinin ismi; hayat eşiyle başlayıp kendiyle bitmiş böylece. Krala saygılarımızı sunuyoruz. Hakikaten ince ruhlu bir adammış.
O zaman kadehlerimiz kaldıralım.“Sangria!”
Bu romantik hikayeli içkinin küçük bir tarif vermeden de geçemeyeceğiz. Evde denemeniz ısrarla önerilir:
1 adet elma, 1 adet portakal, bir avuç böğürtlen ve çilek doğrayıp, bir şişe kırmızı şarabın içine dökün. Hazırladığınız karışıma bir su bardağı brandy likörü, yarım su bardağı sade gazoz, 1 yemek kaşığı ise şeker döküp karıştırın. Elmaların rengi şarabın kırmızısını alana kadar buzdolabında en az 2-3 saat dinlendirin. Buzlu bardakta servis edin.
Küçük bir öneri daha: Bir tutam Chambord da eklemeniz şiddetle önerilir. Tutamın ölçeğini tadarak denemenizde fayda var. Afiyet olsun.