Londra sokaklarında doğan sütlü çay, öğleden sonra 3 ile 5 arasında verilen İngiliz çay saati molasının baş aktörü. Yanında somonlu, jambonlu, füme etli sandviçler, muffinler, reçel ve marmelatlar, Devon Kaymağı, Scone tatlısı ve limonlu kek gibi çeşitli atıştırmalıklarla zenginleştirilen geleneksel çay saati, bir diğer adıyla “high tea” İngiliz kültürel tarihinin aynası niteliğinde. İngiliz 5 çayının hikayesi Kraliçe Victoria dönemine dayandırılıyor. Dönemin bir alışkanlığı olan günde 2 öğün yemek yemek ikindi vakitlerinde açlık ve bitkinliğe sebep oluyordu. Bu bitkinlikten muzdarip 7. Bedford Düşesi Anna, odasına öğleden sonraları çay ve atıştırmalıklar istemiş. Zamanla arkadaşlarını da çaya davet eden düşesin çay saati, çok sevilerek bir gelenek halini almış.
Peki çaya süt eklemek nereden geliyor? Bu konu aslında İngiltere henüz siyah çayla tanışmadan önce Çin’den getirtilen yeşil çayların kahvecilerde satılmasıyla ilgili bir durum. Dönemin tabelalarına “Kahve, Çikolata ve Çay Adında Bir Tür İçecek” yazan dükkanlarda, bardağın çatlamasını engellemek için çaydan önce süt döküyorlardı. Daha sonra sütün verdiği aroma beğenilerek çaya süt katılmaya başlanmış. Sütün çay içindeki asiditeyi azaltacağını düşünmeleri de süt katmalarının diğer sebebi. Bugün İngiltere’de 5 çaylarının yanında küçük bir karaf içinde süt ikram ediliyor.
Çay aslında Güney Çin kökenli bir bitki. İlk kullanım şekli ise daha çok medikal amaçlı. Çayın Avrupa ile tanışması ise Portekizli rahip ve tüccarlar aracılığı ile 16. yüzyılda gerçekleşiyor. Kraliçe Catherina döneminde İngiltere’ye çay geliyor. Bu dönemde çay daha çok tıbbi amaçlı kahve evlerinde servis ediliyor. 1600’lerin son yarısında çay, kadın toplantılarında ya da yatak odasında içilen özel bir içecek aynı zamanda. 18. yüzyılda ise çay bahçeleri aristokrat sınıfta popülerleşiyor. Çin’in tekelini bastırmak için çay ticareti ve üretimi büyük ölçekte gerçekleştiriliyor. İlk çay servisi Kraliçe Anna döneminde 1710’da gümüş çay kaşıkları kullanılarak yapılmış. 1830’larda ise Bredford Düşesi tarafından gerçekleştirilen öğleden sonra 5 çayı popülerlik kazanarak gelenek halini almış.
Aristokrat sınıfın akşamüstü yemeği olan İngiliz çay saatinin belli başlı kuralları var. Örneğin; peçeteniz üçgen şekli verilmiş çapraz bir form halinde olmalı ve peçeteyi kucağınıza sermelisiniz. Peçeteniz oturduğunuzda ise asla masaya temas etmemeli. Bir diğer önemli nokta, çayınızı geniş dairesel hareketlerle karıştırmalısınız, bu sırada çay kaşığınız asla fincanın kenarlarına dokunmamalı. Küçük parmak ise İngiliz çay saati için gerçekten çok önemli bir detay. Küçük parmağınızı fincanı tutarken kibarca kıvırmalı ve diğer parmaklarınıza destek vermelisiniz.
Çayınızı hiçbir zaman ağzına kadar doldurmayın. Yarısına kadar dolan fincanın üstüne süt, şeker veya zevkinize göre limon ekleyebilirsiniz. Limonla sütü aynı anda koymamaya özen gösterin, süt limon eklediğinizde kesilecektir. Çayın yanında ikram edilen yiyecekleri ise yavaşça yemelisiniz. Ne kadar aç olursanız olun, Scone’leri tek parçada yemek yok. Bıçakla ikiye ayırdığınız Scone’ların bir tarafında yağ bir tarafında reçeller olacak. Devonshire kremasını da reçelin üzerine bir parça eklerseniz tadına bayılacaksınız. Çeşit çeşit hazırlanmış sandviçler ise küçük ısırıklarla yenilmeli. Büyük lokmalar almayın, ağzınız doluyken ise konuşmamaya özen gösterin.
Son bir şey daha! Sandviçler, Scone’ler ve kekler ne kadar lezzetli olursa olsun, servis tabağında kalan son parçaları bitirmek zorunda değilsiniz. Yemekleri paket yaptırıp eve götürmek gibi bir durum söz konusu değil. İngiliz çay saati son derece aristokrat… Günümüzde aslına hiçbir İngiliz evinde uygulanmayan bu gelenek, Londra’da bazı lüks otellerde ve klasik İngiliz mekanlarında mevcut. Türkiye’de ise bu zevke Çırağan Oteli’nde erişebilirsiniz.
çay-simite geçiş yapan güzel ülkeme teşekkür ederim. çok uğraştırıcı bir gelenek gibi duruyor.