Ana sayfa Yemek Hikayeleri AŞK TANRIÇASI VENÜS’ÜN KALBİNDEN: ÇİLEK

AŞK TANRIÇASI VENÜS’ÜN KALBİNDEN: ÇİLEK

1738
0

Öncelikle uyarmak istiyoruz ki; maalesef çileğin farklı toplumlar ve inanışlar arasında uyandırdığı duygulara değindiğimiz bu yazımızda çileklerle yapılan o muhteşem ve leziz tatlı çeşitlerine yer veremeyeceğiz.

Çilek aslında ilginç bir şekilde, elma, armut, ahududu ve kiraz gibi gülgiller ailesindendir. Doğal ortamda yetişen çilekler, kültür edilen çileklere nazaran daha yumuşak ve küçüktür. Arkeologların Mezolitik, Neolitik ve Demir Çağı’ndan kalma çilek tohumları bulması, o dönemki insanların çilek tükettiğini düşündürmektedir. Ancak yine de çileğin kültür edilmesi yaklaşık 14. yüzyıl dolaylarını bulmuştur.

Çilek isminin etimolojik anlamda nereye dayandığı tam olarak bilinmese de, hasır (ingilizcede straw) yataklarda kültür edilmesi sebebiyle bu ismi kazandığı düşünülmektedir (bkz: strawberry). Çilek hasadı yapıldıktan sonra saman bıçağı ile ayıklanır. Bu da ona kelime olarak (straw of the berries) bu ismi katmış olabilir. Amerikalı yerliler çileği “wuttahimneash” (kalp şeklindeki tohumlu meyve anlamına gelir) diye isimlendirirken, bu meyvenin bilimsel ismi ise Fragaria olarak bilinmektedir. Yine de birçok ülkenin dilinde fraise olarak adlandırılır.

Avrupalılar Amerika’ya geldiklerinde yerlilerin çileği çoktan keşfettiğini fark etmiştir. Yerliler ise, gelen Avrupalıların damak zevkine uygun çilekleri oluşturabilmek için çileği kültür etme tekniklerini öğrenmiştir. Ancak 18. yüzyıla kadar kültür tekniği, çilekleri bugün sofralarda gördüğümüz hali ile oluşturmaya yetmemiştir.

Çilek, tohumları dışarıda olan tek meyve olmakla birlikte, her çileğin yaklaşık 200 adet tohum ihtiva ettiği bilinmektedir. Tohumları dışarıda bulunduğu için de aslında gerçek bir meyve değildir ve her bir tohum ayrı bir meyve olarak düşünülebilir.

Fransa’da afrodizyak etkisi ile ünlenen bu meyve ayrıca mitolojide aşk tanrıçası Venüs’ü simgelemektedir. Bundan olsa gerek yine Fransa’da yeni evlenen çiftler geleneksel kahvaltılarında ekşi krema, şeker ve otsu bitkiler içeren çilek çorbası içerek aşklarını kutlarlar. Birçok halkta ise ikili çileği koparıp yiyen iki insanın birbirine âşık olacağı yönünde inanışlar bulunmaktadır. Kısacası kalbe benzeyen bu kırmızı meyve aşkla ve sevgiyle yoğrulmuştur halklar arasında. Bunun yanında önemli politik ve sosyal etkinliklerde ikram olarak sunulan çileğin refah ve barış müjdeleyicisi olduğuna inanıldığı da bir gerçektir.

İngiltere’de düzenlenen dünyaca ünlü Wimbledon Tenis Turnuvası çilek sezonunun pik yaptığı dönemde düzenlenir ve seyirciler genellikle maç izlerken şişelere doldurulmuş çilekleri çerez niyetine atıştırırlar. Dünyada yüzlerce çilek festivali düzenlenirken, Brüksel’de baştan sona çileğe adanmış bir müze dahi bulunmaktadır.

Anavatanı Amerika olan bu meyvenin üretimi de en çok Amerika’da yapılırken Türkiye ise ikinci sırada takip etmektedir. Dünya genelinde yıllık olarak yaklaşık 5 milyon ton üretilen çileği sevmeyen kimse yoktur herhalde.

Lezzeti ve güzel kokusu dışında bu meyvenin insan sağlığına yararlarından da bahsetmeden geçemeyeceğiz açıkçası. Mesela her gün tüketeceğiniz 7-8 adet çileğin günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılayabileceğini biliyor muydunuz? Ayrıca çilek, çocuk felci virüsü için de öldürücü bir etkiye sahiptir. Çileğin deri üzerinde kendini gösteren sivilcelere de iyi geldiği söylenmektedir. Çilek kökünün idrar söktürücü etkisi de bilinmekle beraber romatizma ve gut hastalığı ağrılarını azaltan bir etkiye de sahip olduğu söylenmektedir. Tek başına yüzlerce derde deva olan bu meyveyi ya da tam olarak meyve olarak sınıflandıramayacağımız “kırmızı güzelliği” bir de pastacıların elinden denemenizi tavsiye ediyoruz. Böyle güzel kokulu ve tatlı bu “kırmızı”nın her gün sofralarınızı güzel tatlılar eşliğinde süslemesi dileğiyle.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here