Türkiye, birçok medeniyete ev sahipliği yapması ve coğrafi konumunun önemi nedeniyle son derece çeşitlilik arz eden bir mutfak kültürüne sahiptir. Böylesi bir çeşitlilik içinde yöresel mutfakların yeri ise hem bölgenin karakteristik özelliklerini yansıtması, hem de değerlerinin daha iyi tanınması bakımından çok önemlidir. Yapılan araştırmalar sonucunda iki binin üzerinde yöresel yiyeceği sahip olduğu anlaşılan ülkemizin lezzet haritasını çıkarmak ve en güzel mutfağa sahip illeri sıralamak gerçekten de oldukça zor bir iş. Hangisini yazsak bir diğerinizde aklımız kalıyor çünkü her mutfağın lezzeti de özellikleri de kendine has. Hal böyle olunca yazıyı “en iyi mutfaklar sıralaması” olarak değerlendirmemek gerek çünkü gerçekten bu seçimi yapmanın mümkün olmadığı görüşündeyiz.
“Lezzet, yerinde tadılır” diyenleri boynu bükük bırakan bir pandemi süreci içerisindeyiz halen. Gastronomi turizmini de sekteye uğratan bu günler geride kaldığında, mutlaka deneyimlemeniz gerektiğini düşündüğümüz 6 şehri sizin için sıraladık.
Gaziantep
Her ne kadar sıralamanın olmadığını söylesek de bazı gerçekler göz ardı edilir gibi değil. Tescillenen lezzetleri ve 291 çeşit yöresel yiyeceği ile Gaziantep, Türkiye’nin en zengin mutfağı olarak gösteriliyor.Zaten 2016 senesinde UNESCO tarafından “Gastronomi Başkenti” ilan edilmiş ve “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilmiştir.
Türk mutfağı ile Ortadoğu mutfağının mükemmel bir birleşimi olan gurme şehirde akla ilk kebapların ve baklavaların gelmesi çok normal. İpek Yolu üzerinde bulunan ve tarih boyunca birçok lezzeti harmanlayarak geliştiren Gaziantep sınırları içerisine girdiğinizde sizi ilk bu kokular karşılıyor çünkü. Ama onu sadece kebap memleketi olarak anmak, meyveli ana yemeklerine, şifa çorbası olarak bilinen beyranına, saçta pişirilen haşhaşlı-tahinli katmerine haksızlık olur.
Gaziantep’e gittiğinizde yukarıda saydığımız lezzetleri zaten kafadan deneyeceğinizi varsayarak, onlar kadar popülerleşmese de lezzette hiç aşağı kalmayan çiğdem aşını, loğlaz piyazını, çelem turşusunu, şiveydizi, lebeniyeyi, maş çorbasını, elma kebabını ve acur oturtmasını da es geçmeyin.
Konya
Ateş Baz-ı Veli anıtını duydunuz mu? Kadim mutfak kültürünün önemli aşçılarından birinin anısına anıt dikerek bu alanda bir ilke imza atan Konya mutfağı, sekiz bin yıllık bir geçmişe sahip. Günümüzde severek tükettiğimiz tandır çorbası ve mercimek yemeklerinin kökeni, yemek kaplarındaki buluntulara istinaden Çatalhöyük’e dayandırılıyor bu da bu mutfağa neden kadim dediğimizin en önemli kanıtı.
Konya dendiğinde herkesin aklına ilk olarak etli ekmek geliyor belki de. Mevlevi gelenekleriyle zenginleşen ve şekillenen mutfağın olmazsa olmaz diğer lezzetleri ise bamya çorbası, tirit, çebiç, fırın kebabı ve dilberdudağı baklavası.
Adana
Çukurova’nın bereketli topraklarında ve Torosların yükseklerinde yapılan hayvancılığın mutfağa büyük ölçüde etki ettiği, çok zengin bir yemek kültürüne sahip bir şehir Adana. Kebap kültürünün ve sokak lezzetlerinin en özgün örnekleriyle karşılaşabileceğiniz Adana’nın en meşhur yemeği, kuyruk yağı ve kırmızı biberle harmanlanan Adana Kebap. Yirmi dört saat yemek yiyebileceğiniz yaşayan bir kent olan Adana’da tadabileceğiniz diğer lezzetlerden bazıları: Sakatat çorbası, fellah köftesi, peynirli su böreği, mumbar, şırdan ve özellikle bunaltıcı yaz sıcağında serinletmesiyle ünlü bici bici tatlısı.
İzmir
Zeytinyağının ve ot yemeklerinin kalbinin attığı, sadece Ege’nin değil Ege mutfağının da incisi İzmir’in mutfak kültürü, kültür zenginliğinin ve çeşitliliğinin doğal bir sonucu. Bu çeşitliliği oluşturan Sefaratlar, Levantenler, Rumlar ve Arnavutlar’ın izlerinin hissedildiği İzmir mutfağında deniz mahsulleri de oldukça önemli bir yer tutuyor. Et yemekleri çok büyük bir yer kaplamasa da İzmir köfte ve Tire köftesini unutmak köfteye büyük haksızlık olur.
Yolunuz bu güzelim kente düşerse denemeden dönmemeniz gereken lezzetlerin başında bizce boyoz geliyor. Haşlanmış yumurtayla birlikte tüketilmesi makbul olan boyozu ise İzmir lokması, kumru, bomba tatlısı, şevketi bostan, keşkek, kabak çiçeği dolması, midye dolma ve radika izliyor.
Antakya
İsmini duyar duymaz bile yemeği çağrıştıran kaç şehrimiz var ki? Birbirinden güzel ve güçlü lezzetlerin buluştuğu bu coğrafyaya birkaç gün ayak basmak bile birkaç kilo fazlayla dönmeye yetiyor. Bir uygarlıklar kenti olan Antakya’da yüzlerce yıldır bir arada yaşayan, iç içe geçmiş Arap, Türk, Ermeni ve Musevi kültürlerinin etkisi özellikle mutfakta kendini çok etkili bir şekilde gösteriyor. Antakya’yı Mezelerin Şehri yapan humus, zahter salatası, muhammara, abagannuş, cevizli biber bir yanda, kömür ateşinde ağır ağır pişen künefesi diğer yanda. Dana etinin ön plana çıktığı et yemeklerinde ise özellikle kağıt kebabı, içli köfte ve tepsi kebabı, mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasında.
Şanlıurfa
“Acısız kebap” yemek isteyenlerin gözünü karartıp kendilerini bir anda Şanlıurfa’da buldukları bir yol hikayesi hiç de abartı değil, zira Şanlıurfa turistinden yerlisine memlekette kebabın en çok tüketildiği yer. Domates kebabı, haşhaş kebabı, patlıcan kebabı gibi daha bin bir çeşidini bulabileceğiniz kebapları, şehirle simgeleşmiş çiğ köftesi, ekşili dolması, boranisi, bol fıstıklı bir kadayıf türü olan billuriyesi, yemeklerin üstüne içebileceğiniz mırra ve menengiç kahveleri, şehrin mutfak kültürünü yansıtan en önemli lezzetlerinden.