Şanlıurfa Güneydoğu Anadolu mutfağının karakteristik özelliklerinin taşıyan bir yöredir. Bol salçalı, acılı ve baharatlı yemekler mutfak kültürünün temelini oluşturmaktadır. Yemeklerinde baklagillerin yanı sıra yarma olarak tabir edilen buğday, çorba ve soğuk yemekler içerisinde kullanılmaktadır.
Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanlıurfa’da sayılabilecek yöresel yemekler arasında; Ayran Çorbası, Hamurlu, Pıt Pıt, Çağala Aşı, Hıttı Bastırması, Soğan Tavası, Su Kabağı, Bütün Balcan, Kaburga, İsot Çömleği, Şıllık Tatlısı, Üzlemeli Pilav, Siverek Tavası, Bostana, Palıza gibi geleneksel lezzetler vardır.
Acının zirve yaptığı lezzetlere sahip olan Şanlıurfa’nın en popüler yemeği ise kuşkusuz Çiğ Köfte‘dir. Çiğ köfte; dövülerek macun haline getirilmiş yağsız et, kaynatılıp kurutulmuş buğdaydan çekilerek elde edilen bulgur ve kurutulup dövülerek az miktarda yağ karışımı ile yapılan kuru isottan (kırmızı biber) meydana getirilmektedir.
Ayrıca içerisinde protein, karbonhidrat, mineral maddeler ve vitaminleri barındıran bir düzine kadar gıda maddesini kullanarak elle yoğrulan otantik bir Şanlıurfa yemeğidir. Yanında çoğunlukla ayran tercih edilmektedir.
Doyumluk olarak değil, tadımlık/atıştırmalık olarak tercih edilen bu lezzet daha çok bir ikram yemeğidir.
Geçmişi Hz. İbrahim (A.S.) peygamber devrine kadar gittiği bilinmektedir. Bu düşünceye sahip kıldıran hikaye ise şöyledir:
Efsaneye göre; Nemrut şehirdeki yakacakları toplayıp ateş yakmayı yasaklayınca halk ne yapacağını düşünmeye başlar. Bir avcının vurduğu ceylan etinden, hanımı bugünkü Çiğ Köfte‘nin az karışımlı; et, bulgur ve isottan oluşan ilkel şeklini hazırlar. Avcı kocası bu yemeği beğenir. Zaruri bir ihtiyaçtan doğan bu yemeğe 4000 yıl kadar önce başlanır ve geliştirilerek bugünlere getirilir.
Bugün; Şanlıurfa dışındaki diğer illerimizde, hatta Avrupa ve Amerika’da da tanınan bu lezzeti bu yerlerde Şanlıurfa’da yapılan tadıyla bulmak zordur. Sebebi ise; malzemesine ve yoğrulmasına gösterilen özen farklıdır. Bu durumda çiğ köfteyi Urfa ile özdeşleştirir.
Şanlıurfa’nın kendi ile özdeşleşen bir diğer lezzeti ise Mırra’dır. Mırra; yöresel bir acı kahvedir. Kahvede de acıdan vazgeçmeyen Urfalılar için bu kahvenin yapımı kadar sunuşu da bir o kadar özen görmektedir ve yöreye özgüdür.
Kahve piştiğinde ilk önce kahve sahibi içer ve tadına bakar. Bir kahvenin iyi olduğunun ispatı: Fincanda iz bırakması ve fincanı tutmasıdır. Hazırlanan bu kahve her misafire 2 kez ikram edilir. Her defasında fincana az miktarda kahve konulur. Burada amaç; kahvenin mideye ulaşmasından ziyade ağızda bir kahve tadı bırakmaktır.
Acı kahvenin kendine özgü kuralları vardır;
- Kahveyi içen kişi, fincanı yere koymamalı ve mutlaka dağıtana geri vermelidir.
- Kahveyi içenin, fincanı yere veya masaya koyması, kahveyi verene büyük hakarettir.
Eski adetlere göre bu hareketlerin cezaları da bulunmaktaydı. Eğer kahveyi dağıtan kişi bekarsa evlendirilir ya da fincan altın ile doldurulup o kişiye verilirdi. Fakat günümüzde artık bu kural pek de geçerli değildir. Zira kuralı bilmeyen misafirler, kahve fincanını yere koyarsa bu kural hatırlatılır ve de kendileri hoş görülür.