Ana sayfa Yemek Hikayeleri VE TANRILARIN YİYECEĞİNİ TATTIK: ÇİKOLATANIN ÖYKÜSÜ

VE TANRILARIN YİYECEĞİNİ TATTIK: ÇİKOLATANIN ÖYKÜSÜ

1898
0

Yeni Dünya’nın keşfinden sonra hayatımıza giren mutluluk ilacı, tutku kaynağı ve vazgeçilmez bir besin olan çikolata, tadıyla kokusuyla oldukça baştan çıkarıcıdır. Tarihi antik uygarlıklara dayanmakla birlikte yüzyıllar boyunca bir çok dönüm noktası yaşamıştır. En kısa anlatımıyla çikolata; insanlığın mutluluğu, tanrıların bir lütfu ve doğanın sunduğu büyülü bir madde..

cocoa-bean-1282878_1920

Işığın gelişinden önce rüzgarın dört yönünü belirtmek amacıyla Karanlık Çağ günlerinde ekilen kutsal bir ağaçtır Mayalara göre Kakao ağacı. Kakao ağacından elde edilen meyvelerin çekirdekleri kakao tozu, kakao yağı ve çikolata yapımında kullanılır. Yoğun lezzeti, bağımlılık yapıcı içeriği ile çikolatanın öyküsü Maya topraklarında Mayalardan çok önceye dayanıyor.

cacao-855624_1920

Çikolatayı bol miktarda kullanan Antik Mayalar, kakao çekirdeklerini ise alışverişte para yerine kullanıyorlardı.  10 kakao çekirdeği ile bir tavşan, 100 çekirdek ile bir köle satın almak mümkündü. Hatta bazıları bu çekirdekleri taklit ederek sahte para olarak kilden yapılmış kakao çekirdekleri yapmışlardı. Şaşırtıcı olan şey ise bu çekirdeklerin 19. yüzyıla kadar kullanılmaya devam edilmiş olmasıdır.

chocolate-1711513_1920

Kakao çekirdeklerinin geldiği “maddenin en tatlı hali” olan çikolata, dini ritüellerde de kullanılırdı, hatta bazı zamanlarda kan yerine geçerdi. Vaftizlerin ve evlilik törenlerinin de bir parçası halini alan çikolatanın hammaddesi kakaonun Mayaların inancına göre bir tanrısı bile vardı; kakao tanrısı.

12DINNER-superJumbo

Kakaonun çikolata hali 1850’lere kadar bir içecek formundadır. Kakao çekirdeklerinin çikolataya olan yolculuğu çekirdek hasadı ile başlar, muz yaprakları üzerinde mayalanması ve güneşte kurutulması sonrasında kavrulup çekirdekler kabuklarından ayrıştırılır. Geriye kalan kısım macun haline getirilir. Bu macun sıcak su, biber, vanilya, annatto, yenibahar, bal ve çiçek özleri ile karıştırılır. Karışım iki kap arasında ileri geri boşaltılarak köpürtülür. Antik Maya bu köpüklerin çikolatanın en değerli kısmı olduğunu düşünürlerdi. Ayrıca çikolata mısır ve su ile karıştırılarak bir tür lapa haline de getirilirdi. Çikolatanın bu formu, bugün Latin Amerika’da sevilerek tüketilen Atole ve ya Champurrado denilen çikolatalı mısır unlu içeceğin oldukça benzeridir.

background-2554_1920

Mezo-Amerika’da hem para yerine geçen hem de kutsallığın bir parçası olan çikolata zenginler tarafından çokça tüketilmiştir. Özenle boyanmış çikolata kaplarından çikolata içmeyi seven yüksek sınıfa mensup kişiler ve çikolata kavanozları ile birlikte gömülen imparatorlar insanlığın çikolata ile olan ilk aşkını gözler önüne serer.

chocolate-1149938_1920

Aztekler Maya uygarlığını fethettiklerinde çikolata ile tanışarak onun büyüsüne kapıldılar. Efsaneye göre Aztek tanrısı Quetzalcoatl, kakaoyu dünyaya getirdiği ve insanlara verdiği için cennetten atılmıştı. Bu sebeple çikolatanın hammaddesi kakaonun elde edildiği kakao ağacının ismi Latincede “Theobroma cacao” yani tanrıların yiyeceği anlamında kullanılmıştır.

chocolate-1220655_1280

1502’de Colomb ve oğlu Ferdinand Latin Amerika’da fetih ve keşif yaparlarken üzerinde erzaklar olan kanoları durdurdular ve ganimetleri kendi gemilerine taşıttılar. Taşıma sırasında bir miktar kakao yere döküldü. Yerliler büyük bir heyecanla kakao çekirdekleri için koşuştular. Colomb eğer bu olayı görmezden gelmeseydi çikolata tarihini baştan yazacak ve çikolatayı “keşfeden ilk beyaz adam” olacaktı. 1519’da ise Cortés ve adamları, kakao ticaretinin merkezi olan Aztek başkentinde geldiklerinde içilen çikolatanın tadına baktılar. Şeker katılmadığında oldukça acı bir tadı olan kakaodan nefret ederek, bu içeceğin insanlıktan daha çok domuzlar için uygun bir içecek olduğunu düşündüler. İspanya adına Meksika’yı işgal eden Cortés ve arkadaşları döneminde halk, kakao çekirdeklerini para olarak kullanmaya devam ettiler. Bu sırada ülkedeki enflasyon nedeniyle 1 tavşan 30 kakao çekirdeği ile satın alınabiliyordu. Çikolata tarihi bu aşamadan sonra sonsuza kadar değişiyordu çünkü İspanyollar şekerin bol bulunduğu Karayip Adaları‘nı da fethetmişlerdi. Sonrasında birisi çikolataya şeker koydu, ardından herkes bu yeni şeye bayıldı.

chocolates-491165_1920

Bir süreliğine bu efsanevi lezzeti İspanyollar kendilerine sakladılar. Çikolata ilk kez İspanya’ya ulaştığında sağlıklı bir gıda ve ilaç olarak tüketildi. Avrupalı doktorlar çikolatayı ateş düşürücü, ağrı kesici, sindirim kolaylaştırıcı olarak reçetelendirdi. Hristiyan aleminde oruç tutarken duyulan besin ihtiyacı nedeniyle kilise, çikolatayı besin takviyesi olarak onayladı. Ancak bu fazla sürmedi. Çikolata sadece medikal kullanım için fazla iyi bir besin maddesiydi. Avrupa’ya ulaşan ve çok tutulan ilk kafein içerikli maddeler olan kahve ve çaya ek olarak çikolatada da az miktarda kafein vardı. Şeker katkısının dışında çikolatanın hazırlanışında çok az şey değişmişti. Ancak bir ekleme olarak İspanyollar molinillo adını verdikleri küçük bir çubuk yardımı ile çikolatayı köpürtmeyi seviyorlardı.

chocolates-1737503_1920

Kısa süre sonra çikolata Avrupa’nın geri kalanına yayıldı. İlk çikolata evi 1657’de Londra’da açıldı. Bu eve gidip çikolata içebilir, kart oynayabilir ve siyaset konuşulabilirdi. En sonunda tarçın ve süt de çikolata karışımına katılmaya başlandı. Çikolataya artan talep yeni kakao tarlalarının açılmasına sebep oldu. Her ülke kendi sömürgelerine kakao ağacı dikmeye başladılar. Orta Amerika’dan çıkan kakao; Sri Lanka, Venezuela, Java, Sumatra, Batı Hint Adaları ve Afrika’ya dikildi. Bu noktaya kadar “criollo” adı verilen kakao çeşidinden yapılan çikolata, hızlı büyüyen başka bir çeşit kakaodan yapılmaya başlandı. Ancak kimse forastero denilen bu diğer türün yeterince iyi tat vermediğini düşünmedi, bu da çikolata tarihinin ikinci büyük dönüm noktasıdır. Bugün tüketilen kakaonunsa yüzde 90’ı forastero’dur.

ice-1209237_1920

Fransız ihtilalinden önce çikolata işçi sınıfının tüketebildiği bir şey olmaktan çok uzaktı. İhtilalden sonra çikolata halka karıştı, insanları mutlu etti ve bağımlılık yarattı. 1850’lerde İngiliz Joseph Fry, çikolatanın kaderini değiştirdi. Kakao tozu ve şekere sıcak su yerine daha fazla kakao yağı eklenince dünyanın ilk katı çikolatası doğdu. 1875’te Daniel Peter ve Henri Nestle yoğunlaştırılmış sütü katı çikolataya eklediler. Böylece sütlü çikolata ortaya çıktı.

chocolate-mousse-2003019_1920

Mutluluk hormonlarını tetikleyen çikolataya tarih boyunca hep daha çok ihtiyaç duyuldu. Reklamlar ve Dünya Savaşları çikolatanın popülaritesini artırmaya devam etti. Bugün 3 milyar tonun üzerinde kakao, 35 milyar dolarlık bir çikolata endüstrisini döndürüyor.

slice-of-cake-975285_1920

Her güzel şeyin bir karanlık tarafı olduğu gibi çikolatanın da var. Bu ilahi madde, çocuk işçiler ve kölelik koşullarında çalışanlar tarafından üretilmeye devam ediyor. Hektarlarca yağmur ormanı kakao ağaçlarına yer açmak için yerle bir edildi. Dünya’nın birkaç saniyelik mutluluk ihtiyacını karşılamak amacıyla ortadan kalkan yağmur ormanları, evsiz kalan vahşi doğa ve ilkel çalışma koşulları nedeniyle köleleşen yerli halk ise çikolatanın dünyadan götürdükleridir.

cake-pops-693662_1920

Çikolata kuşkusuz hayatlarımızın vazgeçilmezleri arasında. Eski İspanyol doktorların tavsiye ettiği gibi bugünkü araştırma sonuçları sağlıklı kalmak için belli bir miktar çikolata tüketiminin faydalarını ortaya koyuyorlar. En yalnız ve mutsuz hissettiğimiz anda bir tabak çikolatalı pastanın bünyeye iyi gelmesini, sabah kahvaltılarının en sevilen kısmı sıcacık ekmeğin üstüne sürülen çikolatalı krema olması ve en güzel sohbetlerin kahveye eşlikçi bir çikolata ile tatlanmasını düşünün. Çikolatanın gerçekten de tanrısal bir tarafı olmalı…

 

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here