Osmanlı İmparatorluğu’nun doğduğu topraklar olarak da adlandırabileceğimiz Bilecik, yurdumuzun kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nde yer alan, Türkiye’nin dört ayrı bölgesine de sınırı olan tek ilimizdir. Tarihte pek çok kavmin uygarlık ve egemenliğine tanıklık yapan şehrin Türkler için önemi büyüktür. Bilecik’in çağlar boyu önemli roller üstlenmesinde; verimli toprakları, yaşama elverişli iklimi, su ve bitki yoğunluğu büyük etken olmuştur. Marmara, Ege, Batı Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde toprağı bulunan Bilecik bulunduğu coğrafi şartlar itibariyle zengin bir mutfak kültürüne sahiptir.
Bilecik’te doğal yapı ve ekolojik sistemler meyvecilik için çok elverişlidir. Buna bağlı olarak çok sayıda farklı bitkinin üretimi yapılmaktadır. Buğdaydan zeytine, nardan şerbetçi otuna kadar geniş bir yelpazede bitkisel üretim yapılmaktadır.
Türkiye’nin hemen her şehrinde olduğu gibi Bilecik ilinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Bilecik, kendini diğer şehirlerden ayırmaktadır.
Bilecik ili geleneksel beslenme yöntemleri etkinliğini sürdürmektedir. Beslenmede, tahıl türleri ilk sırayı alır. Şehre özgü yemeklerin çoğunluğunu hamur işleri oluşturur. Yöre halkının bir bölümü ekmeğini kendisi pişirir. Pide, bükme, hodalak fırında pişirilen ekmek türleridir. Ayrıca yeni sönmüş ocağın kıvılcımlı küllü ateşine gömülerek yapılan kömme diye adlandırılan bir tür ekmek de yapılmaktadır.
Yöre halkı makarna, tarhana, kuskus, erişte gibi yiyecekleri de kendisi hazırlar. Bilecik’te, kentsel beslenme biçimleri giderek etki alanını genişletmektedir. Ancak geleneksel beslenme düzeni ve özgün yemekler, ağırlığını korumaktadır.