Japon mutfağı, yalnızca Japon kültürünün kendini en canlı şekilde ifade ettiği alan değil, aynı zamanda yabancı ziyaretçileri bekleyen büyük bir maceradır. Genel olarak Japon Mutfağı, diğer Doğu Asya ülkelerinin mutfaklarına benzemektedir. Yağ ve baharat kullanımının çok daha az olması diğer mutfaklardan ayrılan bir özelliğidir. Japon yemeklerinin hazırlanışı ve sunumu, biçim, renk ve dokuya yapılan geleneksel vurguyu yansıtmaktadır. Bütün Japon yemekleri damağa olduğu gibi göze de hitap etmektedir. Malzeme kullanımında mevsimlerin ritmini izlemek, sağlıklı yaşamanın temel ilkesi olmasının yanı sıra, taviz verilmeyen bir kuraldır. Yemekleri çiğ ya da az pişmiş olarak hazırlamaksa, biçimsel olarak ve lezzet açısında, besinlerin doğal özelliklerini korumak anlamına gelmektedir.
Sıcak yemeye alıştığınız Japon yemekleri kendi vatanlarından ılık, ayrı yemeye alıştığınız ürünler beraber ve beraber yediğiniz yemekler ise ayrı servis edilmektedir. Bu ada ülkesi balığı ve deniz ürünleri ile kendi mutfağını dünyaya tanıtmıştır. Kökler, aromalı bitkiler, çiçekler gibi özgün bitkilerin bu mutfakta pek yeri yoktur. Japonya’da tamamen oraya özgü malzemelerle yapılmış pek çok çeşit yemek vardır. Geleneksel bir yemekte ana mönü tavuk, balık ya da ettir. Bunların yanında küçük sebze tabakları , turşu, miso, (soya fasulyesi ezmesi) çorba ve pilav verilmektedir. Mutfağın ana gıdası pilavdır. Batı’da sevilen iri, tane tane pirinç türünün yerine, Japon pirinci küçük tanelidir ve nişastalı olması için özel kültür ortamında üretilir. Japon mutfak kültüründe pirinç ekmeğin yerini tutmaktadır.
Japon mutfağı deyince insanların ilk aklına gelen Sushi’dir. Aslında tempura, sukiyaki, udon, okonomiyaki, soba, ramen vb. yemekleri ile de çok çeşitli ve zengin bir mutfaktır. Japon mutfağında aşırı baharatlı, tuzlu, tatlı yemeklere pek rastlanmaz. Tuz yerine genelde soya sosu kullanmaktadırlar.
Japonya’da Çay Seromonisi dedikleri bir gelenek vardır. Bu seromoni aynı zamanda geleneksel mutfak kültürlerinden olan kaiseki ryori‘yi de geliştirmiştir. Kaiseki ryori sofrası, çorba, ve mevsim ürünlerini gösteren üç çeşit yemekten oluşmaktadır. Amaç, çay içmeyi daha eğlenceli hale getirmektir. Kaiseki ryori’nin resmi servis edilme şekli kusursuz görgü kurallarını takip eder. Bu tarz yemek yemenin günlük yeme şeklinden daha eğlenceli olması muhtemeldir. Japonya’da yemek kültürlerinde oldukça fazla görgü kuralı vardır.
Bunun dışında Japonya’da Zen budizminin özünün Japon yemekleri üzerinde büyük bir etkisi vardır. Shojin ryori, budistlerin ve rahiplerin temel yemek pişirme şeklidir. Ve bu durum et yeme üzerine dinsel sınırlamalar uygulamaktadır. Bu yüzyıllardır eski yemek pişirme tarzı olan sebzeler, fasulyeler ve soyadan yapılmış tofu ve tempeh gibi ürünleri vurgular. Hala tapınaklar ve tapınaklarla ilişkili lokantalarda shojin ryorinin etkileri görülmektedir.
Japon mutfak kültüründe kahvaltı oldukça hafif, düşük yağlı ve sağlıklıdır. Balık ve deniz ürünlerinin yanı sıra makarna ve erişteler de oldukça sık mutfakta yemeklerin yanında yerlerini almaktadırlar.
Bunun dışında Japonya’da akşam yemekleri genellikle tahta çubuk veya kaşık, çatal, bıçak kombinasyonuyla sunulmaktadır. Tahta çubukla yemek yeme kültürü sadece Japonya’ya özgü bir alışkanlık değildir. Diğer uzak doğu Asya ülkelerinde de tahta çubuklarla yemek yemek de oldukça yaygındır.
Geleneksel Japon yemeklerinin sonunda tatlı yeme adeti yoktur. Her yerde Batı usulü tatlılar mevcuttur. Onun dışında çeşitli yerel şekerlemeler burada oldukça fazladır.