İnsanın tatlı krizinin sabah, öğlen, akşam, çalışırken, spor yaparken, diyetteyken hatta uyurken bile; kısacası ne zaman tutacağı hiç belli olmaz. Aynı çikolatada olduğu gibi, çocukluğumuzdan itibaren yemekten vazgeçemediğimiz, önümüze geldiğinde bir an bile tereddüt etmeden tükettiğimiz o mis gibi, çeşit çeşit tatlıların kalbimizde ve midemizdeki yeri daha bir başka elbette. İnsanın tatlı tüketmemeleri için gerçekten hiç bahane yok aslında. Şeker hastalığının haricinde tabii, bu hastalıktan muzdarip olanları rencide etmeyi, onlara saygısızlıkta bulunmayı hiç istemeyiz. Kaldı ki şeker hastalığı dolayısıyla tatlıları dikkatli tüketmeleri gerekli olanlar için de artık çeşitli diyabetik ürünlerle çözümler bulunuyor; ne güzel. Demek istediğimiz şu ki; insanların küslüklerini bile “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım,” cümlesiyle bir çırpıda unutturuveren; kimisine tüketerek, üretmeyi ve paylaşmayı seven kimisineyse tatlı tarifleriyle sevdiklerine hazırladıkları çeşit çeşit tatlılarla mutluluk veren bu yiyecek türünün mutfağımızdaki ve kültürümüzdeki yeri de bambaşkadır tabii ki. Bazen misafirliklerde veya restoranlarda afiyetle yediğimiz ana yemeklerin ardından, talep etmememize rağmen kendiliğinden ikram edilmesinin bir sebebi de budur. Türk Mutfağımız’daki, ister sütlü ister hamurlu olsun, tatlılarımızın ünü sadece ülkemizin sınırları içerisinde değil, tüm dünyada çok iyi bilinir.
Geleneksel Türk Tatlıları denince akıllara ilk olarak baklava, şekerpare, dilber dudağı, güllaç, kadayıf, revani ve lokma gelir elbette. Biz de bunların yanında tatlı tariflerini kendimizce çeşitlendirmek adına muhallebili kadayıftan fıstıklı sarmaya, kestaneli sufleden trileçeye, haşhaşlı revaniden ananaslı tiramisuya değişik çeşitlerini sizler için derledik. Yapması sizden, yemesi –layık görürseniz- bizden olabilir…